“BİR DİL BİR İNSAN, BEDEN DİLİ ORTAK LİSAN”

SETA Akademi “Bir Dil Bir İnsan Beden Dili Ortak Lisan” adıyla bir konferans düzenleyecek. Katılımcılara uluslararası geçerliliği olan 2 adet sertifika verilecek.

SETA Akademi; Yrd. Doç. Dr. Taşkın Kılıç tarafından Beden Dili Eğitimi, Yrd. Doç. Dr. Sedat Bostan tarafından Liderlik Eğitimi ve Öğretim Görevlisi M. Serhat Semercioğlu tarafındanda  Güzel Konuşma ve Diksiyon Eğitiminin verileceği bir seminer düzenleyecek. Konferansa katılanlara uluslararası geçerliliği olan 2 adet Türkçe ve İngilizce sertifika ile sesli kitap verilecek. 15 lira katılım ücreti olan seminer, 12 Mayıs Pazar günü saat 14.00’de Erzurum Lisesi Konferans salonunda gerçekleştirilecek.974315_1392534547697656_1114949354_n-530x250

“NASILSIN?”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Atatürk Üniversitesinin iş birliğiyle antidepresan ilaçlarının bilinçsiz kullanımıyla ilgili bir konferans düzenlenecek.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Atatürk Üniversitsitesi iş birliğiyle antidepresan ilaçlarının bilinçsiz kullanımıyla ilgili konferans gerçekleştirilecek. Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezinde (CİNETEKNO) 6 Mayıs Salı günü saat 13.00’de yapılacak olan konferans halka açık olacak.

nasilsin-iyiyim-610x250

DADAŞIN ADI VAR!

9. Uluslararası Dadaş Film Festivali kapsamında gösterilecek olan filmlerin gösterilmemesi üzerine filmleri izlemeye gelenler salon kapılardan geri döndüler.

Erzurum’da bu yıl 9’uncusu düzenlenen ve komedi temasıyla organize edilen Uluslararası Dadaş Film Festivali kapsamında gösterime girecek olan Eyvah Eyvah 3, Düğün Dernek ve diğer filmlerin gösterilmemesi festival katılımcılarının sert tepkisine neden oldu. Festival’de dün gece yapılan ödül töreninde en iyi film seçilen Eyvah Eyvah 3 ve özel gösterime alınan Düğün Dernek filmlerini izlemeye gelen vatandaşlar salona geldiklerine büyük bir şok yaşadılar. Vatandaşların tepkisi üzerine açıklama yapan yetkililer, filmlerin hala kendilerine ulaşmadığını ve festival organizasyonunu gerçekleştirilen yetkililere ulaşamadıklarını belirttiler.

İHA

 

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ’NDE AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Erzurum AB Bilgi Merkezi, Atatürk Üniversitesi’yle ortaklaşa gerçekleştireceği, “9 Mayıs Avrupa Günü” etkinlikleri kapsamında Aydilge konseriyle kutlama yaptı.

Atatürk Üniversitesi Oditoryumu’nda gerçekleştirilen programda ilk olarak, “Gençler ve Avrupa Birliği” konulu bir panel düzenlendi. Panelin ardından Aydilge muhteşem performansı ile sahne aldı. Pop Rock müziğinin sevilen sanatçısı Aydilge; sahnede en sevilen “Yine Ben Aşık Oldum”, “Takıntı”, “İstanbul” isimli en sevilen kendi şarkılarının yanı sıra “Cesaretin Var mı Aşka”, “Erkekler de Yanar”, “Sorma” isimli Türkçe coverlara ve İngilizce coverlara da yer verdi.Yaklaşık iki bin kişinin izlediği konserde bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile gençleri sahne boyunca coşturan Aydilge, şu sıralarda listelerde zirveyi zorlayan ve müzik kanallarında sıkça yayınlanan “Aşk Paylaşılmaz” isimli slow şarkısını yoğun istek üzerine iki kez seslendirdi. Aydilge, “Rock müzik yaparken asla kendi coğrafyamızın ögelerini reddetmiyorum. Bu toprakların müziğini rock müziğine harmanlıyorum” dedi. Aydilge, konser öncesi yaptığı açıklamada şöyle konuştu:”Geçen sene albümünün çıkarttık. Uzun süredir turnedeyiz, yollardayız ama ilk defa konserlerimizden biri Erzurum’da yapılacak ve biz çok mutluyuz ekip olarak da. Bir yandan da yeni müzik çalışmaları devam ediyor. Konserleri sürekli vermek üretim çalışmalarını aksatmak anlamına gelmiyor yolda bile ben sürekli beste yapmaya devam ediyorum. Konser vermek beni bir yandan besleyen bir şey o insanlarda aldığım güzel enerji ile konser verip beste yapmaya devam ediyorum. Aynı şekilde keyifli bir macera devam ediyor. Ben kendimi çok rockcı olarak tanımlamıyorum çünkü kendimi herhangi bir kalıba sokmayı pek sevmiyorum ama içinde rock ögelerini barındıran bir müziğim var. Ama rock temalarını kullanırken asla kendi coğrafyamızın öğelerini de reddetmiyorum. Bu toprakların müziğini de harmanlıyorum ya da batı ile doğu müziğini mutlaka kesiştiği o güzel noktaları yediriyorum müziğimin içine çünkü işin güzelliği buradadır. Dolayısıyla çok rock müzik diye kestirip atmıyorum. Bizim topraklarımızın güzelliği burada yatıyor zaten kesişme noktalarında. Rock müziğe bakış açısında da böyle bir güzelleşme başladı. Önceden rock müziğine hep bir ön yargı vardı belki müzisyenlerinde bir kısır alana sıkışmasında kaynaklı, sadece dinleyicinin suçu değildir bu müziği yapanlarda da kısırlık olabilir. Şuan karşılıklı olarak hem dinleyicilerde ve müzisyenlerde gelişmeler var. Bunun sonucunda yenilikçi bakış açıları ve çok güzel temalar gelişiyor.”

AW081213_02-516x250

ÖZKAN: “ÜLKEMİZDE EBE SAYISI YETERSİZ”

Sağlık Bilimleri Fakültesi, Dünya Ebeler Günü’nü, Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde düzenlediği bir panelle kutladı. Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hava Özkan ebe sayısının yetersizliğinden yakındı.

Sağlık Bilimleri Fakültesi, Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hava Özkan, ebeliğin, tarihin en eski ve kutsal mesleklerinden biri olduğunu belirterek, tüm dünyada aile sağlığını korumak ve yükseltmek için çalışan ebelerin, sağlık alanında yurdun her köşesinde önemli ve kutsal bir görev sürdürdüklerini, bumesleğin yüklendiği önemli misyon ile toplumun vazgeçilmez meslekleri arasında yer aldığını vurguladı.

“Ebeler Bir Aile İle Dünyayı Değiştirir”

Ebe sayısı yetersizliğinin  de altını çizen Yrd. Doç. Dr. Hava Özkan, “Ebelik hizmetlerinin, sağlık bakım maliyetlerini azalttığı ve ülke ekonomisine olumlu katkı sağladığının bilinmesine rağmen, ülkemizde ebeler ve ebelik hizmetlerinin önemi göz ardı edilmektedir. Ebelik mesleğini ilgilendiren doğum politikaları, sezaryenin azaltılması, gebe eğitimi gibi konular ülke gündemini sürekli meşgul ederken, ebeliği güçlendirmeye ve mesleki sorunların çözümüne yönelik çalışmaların yeterince yapılmaması son derece düşündürücüdür. Sağlıklı toplum, sağlıklı ve normal doğumla başlar. Yaşam mucizesinin tıbbi tanığı ebelerin, ebelik mesleğinin, yaşamın sağlıklı, doğal başlaması ve sürmesine aracı olması nedeniyle 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü’nü kutlar, mutluluk ve başarılar dilerim.” diye konuştu.

Yusuf Özgür BÜLBÜL

1-610x250

 

Örgüt olma cemaat ol

Gülen Medya Grubu televizyonlarından Samanyolu TV’nin Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, ABD’nin Pensilvanya kentindeki çiftlikte Fethullah Gülen’le görüştüğünü iddia etmişti. Bu iddia bugün hükümete yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak gazetesinde doğrulandı. Yeni Şafak, görüşmenin ayrıntılarını yayınladm

cemaat

 

 

 

 

 

MİT Müsteşarı Hakan Fidan‘ın, Fethullah Gülen‘le yaptığı görüşmenin ayrıntılarına Yeni Şafakulaştı. Fidan’ın, Gülen’i ‘Hukukun dışına çıkmayın. Cemaat olun, örgüt olmaktan çıkın. Devlete şerik olamazsınız’ diyerek uyardığı öğrenild

Gülen Medya Grubu televizyonlarından Samanyolu TV’nin Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca‘nın geçtiğimiz günlerde gündeme getirdiği ‘Pensilvanya görüşmesi’nin ayrıntılarına Yeni Şafak ulaştı. Karaca’nın iddiasına göre MİT Müsteşarı Hakan Fidan, ABD‘nin Pensilvanya kentindeki çiftlikte Fethullah Gülen’le temas kurmuştu. Edinilen bilgilere göre MİT Müsteşarı Fidan, Gülen’le görüşmek için ABD’ye gitti. Gülen’in Pensilvanya’da ikamet ettiği konutta gerçekleşen görüşmede, Fidan, muhatabına çok önemli uyarılarda bulundu.

ASIL İŞİNİZ İRŞAD OLMALI

Devlet içindeki ‘paralel şebeke’yi hatırlatarak Gülen’e ‘Devletin kodlarıyla oynama’ diyen Fidan, hukukun dışına çıkılması halinde bundan herkesin zarar göreceğini bildirdi. ‘Devlet içinde kalacaksanız devlet geleneğini çiğnemeyin, hukukun dışına çıkmayın, dar zümre çıkarı için devletin kodları ile oynamayın. Bu herkese zarar verir’ ifadelerini kullanan MİT Müsteşarı, cemaatin yeniden asli vazifesine dönmesi için de Gülen’e telkinde bulundu. ‘Cemaatin örgüt haline dönüştüğünü’ anlatan Hakan Fidan, Fethullah Gülen’e şunları söyledi: ‘Cemaat olun, örgüt olmaktan çıkın. Türkiye’de din ve devlet işleri normale döndükçe devlet içindeki pozisyonunuzu bırakmanız lazım. Devlete şerik olamazsınız, daha meşru bir konuma geçin, irşad faaliyetlerine yoğunlaşın, koşullar değişti. Böyle devam ederseniz felakete sürüklenirsiniz.’

Pensilvanya’da telekulak uyarısı

Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan’ın, Pensilvanya’da Fethullah Gülen’le görüşmesinde, alınan bilgilere göre, devlet içinde Gülen hareketine bağlı şebekenin imza attığı bazı operasyonlar ve sayısı yüzbinleri bulan yasadışı dinlemeler konuşuldu. Fidan-Gülen görüşmesini kamuoyuna ilk duyuran Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca olmuştu. Karaca, ‘Siyasi çevrelerde sayın Fidan’ın Hocaefendiyi ziyaret ettiği konuşuluyordu. Peki siz hangi gerekçe ile Hocaefendi’yi ziyarete gittiniz? 16 Mayıs’ta en kapsamlı diye bir dosya teslim edeceksin, arkadan gidip Hocaefendi ile görüşme yapacaksınız. Hakan Fidan’a sormak lazım, neden Hocaefendiyi ziyaret ettin? Bu nasıl bir iştir?’ ifadelerini kullanmıştı. Karaca, görüşmenin içeriğiyle ilgili açıklama yapmaktan kaçınarak ‘Onu Hakan Fidan’a soracaksınız’ demişti.

Görüşmede Fidan’ın uyarılarına Gülen’in ne şekilde cevap verdiği merak konusu.

 

Chelsea – Galatasaray maçı sonrası yazar görüşleri

Kabul edelim, bugün Belçika’da ya da Kamerun’da, Çin’de veya Kanada’da spor haberlerinde Chelsea’nin Galatasaray’ı Londra’da yendiği haberi konuşulmayacak, sıradan bir vaka olarak ancak belki altyazılarda yer bulacak. 400 milyon euroluk bir takımın, Premier Lig liderinin Galatasaray’ı Devler Ligi’nden saf dışı etmesi flaş bir haber değil.Chelsea - Galatasaray maçı sonrası yazar görüşleri

Zaten sarı-kırmızılıların en pahalı adamlarının market değeri (yaklaşık 15’er milyon euroluk Muslera, Sneijder veya Burak’ın ederi), Chelsea’nin 23 kişilik takım ortalaması gibi bir şey. Ama bütün maçların olduğu gibi bunun da kendi içinde bir öyküsü var ve bu öykü, esasında İstanbul’da başladı. Mancini, ilk maçın o sıradışı 20 dakikasını takımının Chelsea’ye fazla saygı duymasına bağlamıştı, oysa o karanlık 20 dakikanın nedeni başkaydı: İtalyan Hoca sezonun en önemli maçında Hajrovic’le şapkadan tavşan çıkarmaya kalktı, topla oynamada 80-20, şutlarda 4-0, tabelada da 1-0’ı kalan 160 dakikada düzeltemedi. Oysa İstanbul’daki maç 1-0 bitse, Londra’da devreye 2-0 girildiğinde bile bir umut olacaktı.

Öykünün Londra ayağı da enteresandı: Maç, daha basın toplantısından itibaren bir Drogba-Chelsea kapışmasına döndü. Drogba da dakika 36’da sol çaprazdan, 40 metre mesafeden direkt kaleye vurarak Stamford Bridge’de kırmızı değil mavi formayı giyiyor olması gerektiğini hissettiğini belli etti. Artık herşey çok açık: Drogba, belli ki gelecek yıl Chelsea forması giyecek.

Eşleşmenin Londra ayağının bir başka dikkat çekici detayı, duran toplarda Galatasaray’ın şaşkınlığı idi. 42’de fişi çeken Cahill golünü imkanınız varsa lütfen tekrar tekrar izleyiniz:

Chelseali 1 değil, 2 değil, 5 oyuncu bomboş. Çünkü Galatasaray, kornerde alan savunması yapmaya çalışıyor! Alan savunmasını, gerek uzun süreli birlikte oynama alışkanlığı gerektirmesi, gereksiz hareketsiz alanınızı beklerken geriden gelen adamın daha yüksek momentumla sıçrama avantajından dolayı hemen hemen bütün dünya terk etti. Belli ki Mancini terk etmemiş! İddia ediyorum, dün Chelsea 20 korner kullansa, bunların 10’unda pozisyon üretir, 3-4’ünde de gol bulurdu.

Bir de 45’le 67 arası Melo’nun 1980’lerin sarkık liberosu modeli stoperlerin arkasına geçip savunmayı beşlemesi detayı var tabii. İlk maçtaki Hajrovic tercihi, ikinci maçta alan savunması ve Melo’nun liberoya kayması detaylarını üst üste koyunca bu turu geçmeyi hak eden tarafın Mancini değil Mourinho olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla.

‘Hocam yeter öleceğiz’

Trabzonspor – Fenerbahçe maçının öncesi ve sonrası…

trabzon

 

‘YETER ARTIK HOCAM ÖLECEĞİZ

,Hüseyin Avni Aker Stadı’ndaki karşılaşma daha ilk dakikadan itibaren çok şeylere gebe olduğunu belli etmişti. Hakem Bülent Yıldırım tüm iyi niyetiyle maçı elinden geldiğince oynatmaya çalıştı. Ancak son olarak sahaya atılan patlayıcı maddelerin kaleci Volkan Demirel’in yanında patlaması üzerine Gökhan Gönül’ün hakem Bülent Yıldırım’a dönerek, “Hocam yeter artık öleceğiz” diye bağırdığı ortaya çıktı.

 

Bu şehirde sadece CHP ve BDP kapışıyor!

30 Mart’ta en çekişmeli illerden biri de Tunceli olacak. Öne çıkan iki parti var CHP ve BDP… Peki hangi parti zafere daha yakın…

Bu şehirde sadece CHP ve BDP kapışıyor!

Tunceli’deki seçimler ana muhalefet partisi CHP ile mevcut belediyeyi elinde bulunduran BDP arasında kıyasıya bir yarışa sahne olacağa benziyor. CHP, liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da memleketi olması nedeniyle bu şehre ayrı bir önem veriyor. Son 2011 genel seçimlerinde şehrin iki vekilini de alarak Tunceli’yi Doğu’daki “tek kalesi” haline getiren parti yerelde de zafer istiyor.

Al Jazeera’dan Burhan Ekinci’nin bölgedeki son durumu analiz etti. İşte Ekinci’nin ortaya koyduğu Tunceli ve yerel seçimler tablosu:

CHP’NİN ADAYI ESKİ BİR SHP’Lİ

Adayları eski bir Sosyal Demokrat Halkçı Parti’li (SHP). Hızır Bahtiyar Aytaç. Tunceli’nin en büyük aşireti olan Kureyşanlı. Sosyal demokrat kimliğiyle ön planda. Eski SHP lideri Murat Karayalçın’ın ekibinden. Karayalçın’ın Ankaralı belediyeciliği rehberliğinde yürümek isteyen bir isim. O dönemdeki ekiple çalışacağını söylüyor. 2004 yerel seçimlerine SHP’den giren ve kazanan Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) selefi Demokratik Halk Partisi’nin (DEHAP) adayı Songül Erol Abdil’e oy veren bir isim. Sloganı “Munzur özgür akacak, Dersim hayat bulacak.”

CHP’YE KARŞI DEVRİMCİ GÜÇ BİRLİĞİ

BDP ise diğer sol partiler EMEP, HDP, Partizan ve ESP ile “Devrimci Güç Birliği” adı altında ortaklık yaptı. Parti, son milletvekilliği seçimlerindeki kaybını telâfi etmek ve mevcut belediyesini korumak istiyor. Parti Tunceli’de, bu yıl birçok yerde uyguladıkları yeni sistem olan eşbaşkanlıkla seçimlere giriyor. İki adayları var. Mehmet Ali Bul ve Nurhayat Altun. Resmiyette Bul aday. Bir sendikacı. Şehirde uzun yıllar Yol-İş’in başkanlığını yürütmüş. Altun ise BDP siyasetinden. Sloganları iki dilli. Türkçe ve Zazaca: “Dersim için birleştik, birlikte kazanacağız” ve “Ebi rayberiya xo sonime kamiya xoser / Kimliğimizle, inancımızla birlikte başaracağız.” Ayrıca BDP’nin Türkiye genelinde kullandığı “Öz yönetimle özgür kimliğe” sloganı da sıkça kullanılıyor.

AK PARTİ ARADAN SIYRILMA ARAYIŞINDA

AK Parti’nin seçimde pek varlık gösteremeyeceği belirtiliyor. Partinin Türkiye genelinde Hakkari ve Iğdır’dan sonra vekil çıkaramadığı üçüncü şehir burası. Partinin beklentisi sol seçmen oylarının bölünmesinden faydalanarak “aradan sıyrılıp belediyeyi almak” olarak özetlenebilir.

TİKKO’NUN OYLARI KİME GİDECEK?

Sol seçmen oylarının Tunceli’de bölündüğü kesin. Bunda en büyük etkiyi son yerel seçimlerde varlık gösteren Demokratik Haklar Federasyonu DHF’nin yeniden bağımsız adayla yarışa katılması. DHF son seçimlerde şu anda cezaevinde bulunan adayları Murat Kur ile 3.291 oy aldı. Seçimi 4.035 oy alan BDP’nin selefi DTP’ye kaptırmışlardı. Şimdiki adayları Ali Tacer. TİKKO’cular ya da İbrahim Kaypakkaya’cılar olarak da bilinen DHF’nin kazanma şansı yok gibi ama seçimdeki sol oyları böldüğü ve sonuçları etkileyeceği de kesin.

CHP’NİN DOĞU’DAKİ KALESİNDE KIYASIYA YARIŞ

2009 yerel seçimlerinde Tunceli’de BDP’nin selefi 4.035 oyla DTP yüzde 30, bağımsız giren DHF 3.291 oyla yüzde 24.5 aldı. 2.909 oy alan AK Parti 21.6’da, 2.027 oy alan CHP ise yüzde 15.1’de kaldı. Kemal Kılıçdaroğlu ile 2011 genel seçimlere giren ve 25.327 oy alan CHP yüzde 56.21 oranla birinci parti oldu. Bağımsız adayla giren BDP 10.347 oy alarak yüzde 22.96’da, Ak Parti ise, 7.314 oyla yüzde 16.23’te kaldı.

DHF’Yİ YANINA ÇEKEN SEÇİMİ KAZANIR

BDP’nin de, CHP’nin de DHF’yi yanına çekmek için girişimlerde bulunduğu konuşuluyor. BDP, birçok görüşme yaptı ama bu görüşmelerden sonuç çıkmadı. Seçime doğru bağımsız adaycıların “yola devam” mı diyeceği yoksa BDP ya da CHP’ye mi kayacağı belli değil ama hangi partiye kayarlarsa o partinin işinin çok kolay olacağını, kesin kazanacağını dile getirenlerin sayısı çok. Bir Tuncelili bu durumu “DHF’yi yanına çeken parti gidip evinde otursun. Belediye kesin” sözüyle özetliyor.

EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİK

Tunceli’de kiminle konuşsanız en büyük sorun olarak işsizlikten yakınıyor. Şehir merkezindeki ulaşım, trafik ve altyapı sorunlarından yakınanlar da yok değil. Gençlerin uyuşturucu kullanımına yönelik tepkiler de var. Derya Demir adlı seçmenin acil çözülmesini istediği sorun ise başka. O, köyünün 1990’larda boşaltıldığını hatırlatıyor ve “Köyüme dönmek istiyorum ama korkudan gidemiyoruz” diyor. Köye dönüşler için gerekli çalışmaların yapılmasını istiyor. Üç çocuk annesi Aysel Tümen’in ise derdi su. Merkeze bağlı köylerinde su olmadığını dile getiriyor ve “Su sıkıntımız giderilsin” diyor. Seçmenlerin çoğu adaya değil, partiye oy vereceklerini söylüyor. Nedenini sorduğumuzda “Parti önceliğimiz” diyorlar.

HÜKÜMETE GEZİ TEPKİSİ

Tuncelilerin Gezi olayları, 17 Aralık operasyonu ve Hükümet – Cemaat kavgasından etkilendikleri de bir diğer gerçek. Gezi olaylarından dolayı hükümete çok tepkililer. Yine de bunların oylarını etkilemediğini belirtiyorlar. “Çünkü” diyorlar. “Bizim oyumuz zaten baştan belli. Değiştirmeyiz de.”